20 Nisan 2018 Cuma

DÜNYA MİRASI DİVRİĞİ

SİVAS DİVRİĞİ ULU CAMİSİ 

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası olarak bilinen bu yapı topluluğu, cami, darüşşifa ve türbeden meydana gelen bir külliyedir. Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı Mengücek Beyliği döneminde inşa edilmiştir. Ulu Cami, Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah tarafından; Darüşşifa ise eşi Melike Turan Melek tarafından yaptırılmıştır. 1228 yılında başlanıp 1243 tarihinde tamamlanan yapı kompleksinin Baş Mimarı Muğis oğlu Ahlatlı Hürrem Şah'tır.
Başta kapılar ve sütunlar olmak üzere, külliyenin bir çok yerinde bulunan, Ahlatlı ve Tiflisli ustaların ellerinden çıkan, taş işçiliğinin en nadide ve en ince örneklerini yansıtan harikulade motifler tüm dünyanın ilgi ve dikkatini çekmektedir. Bu eseri farklı ve özgün kılan bir diğer özellik de, uzaktan bakıldığında simetrik olduğu düşünülen, fakat özünde asimetrik olan bezemelerde yer alan on binlerce motifin hiç birinin bir daha kendini tekrar etmemesi; kâinattaki farklı varlıkların muhteşem bir ahenk ve denge içerisinde olduklarının taşa nakşedilerek gözler önüne serilmesidir. Mimari üslubu, süsleme ve örtü sistemlerinin dengeli ve uyumlu tasarımıyla önem kazanan bu şaheser, dünyada, görülmeye değer eserler listesinin başında yer almaktadır. Bu büyüleyici eseri anlatmaya sözlerin yetersiz kalacağını Evliya Çelebi yüzyıllar önce şöyle ifade etmiştir: "Methinde diller kısır, kalem kırıktır". Görenleri kendisine hayran bırakan bu muhteşem abide eser, sanat tarihçileri tarafından "Divriği mucizesi", "Anadolu’nun Elhamrası" gibi ifadelerle tanımlanmıştır. 1985 yılında UNESCO tarafından "Dünya Kültür Mirası" listesine alınan, İslam mimarisinin bu başyapıtı, aynı zamanda T.C. Cumhurbaşkanlığı makamının koruması altındadır.


Divriği Ulucamii Şifahane Genel Görünüm
Sivas Divriği Ulu Camii Genel Bilgi






http://www.divrigiulucamii.com/ses/turkce/Divrigi_Ulu_Cami_Darulsifa.mp3


Ulu Cami, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen plânlı ve tümüyle kesme taşlarla yapılmış bir yapıdır. Camiye giriş çıkışı sağlayan kuzey, batı ve doğu yönlerde üç ayrı anıt kapı yer almaktadır. İç mekân, sekizgen payeleri birleştiren çift yönlü sivri kemerlerle farklı genişlikte yirmi beş birime ayrılmıştır. Büyük boyutlu mihrap önü dilimli, orta bölüm ise oval birer kubbeyle örtülüdür. Sekizgen aydınlatma feneri bulunan orta bölümün kubbesi sekizgen piramidal külâhla kaplıdır. Diğer birimlerin örtü sistemini yıldız, artı ve bileşik tonozlar oluşturmuştur. Güneydoğudaki şah mahfili de bileşik tonoz örtüsü ile dikkati çekmektedir.
Caminin iç mekânı, kapılara nazaran sadelik içermektedir. İbadet eden insanların dikkatinin dağılmaması ve ibadetteki huşu ve huzurun bozulmaması için sadeliğin tercih edildiğinden söz etmek mümkündür. Caminin tekstil kapı tarafında kalan sütunlar Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan tarafından güçlendirilmiş sütunlardır. Şah kapısı tarafında kalan ince sütunlar orijinaldir. Caminin iç kısmında, cennet kapısının arka yüzünde tek parça taştan oyulmuş iki adet emanet sandığı bulunmaktadır. İnsanlar bir yere giderken değerli eşyalarını ve ziynetlerini emanet sandığına bırakırlar döndüklerinde ise bıraktıkları gibi bulurlardı. Bununla beraber bir de sadaka taşı bulunmaktadır. Hayırseverler sadakalarını bu taşın içine bırakır, ihtiyaç sahipleri de içinden ihtiyacı kadarını alırdı. Bu uygulama, “Bir elin verdiğini öbür elin bilmemesi” olarak ifade edilen, yoksulun incitilmemesi ve onurunun korunmasını esas alan bir duyarlılığın yansımasıdır.
Cennet kapısının arka yüzünün solunda, demir oksit boyasıyla boyanarak yapılan bir mızrak, bir de meşale motifi mevcuttur. Mızrak gücü, meşale ise ilmi temsil etmektedir. Cennet kapısının üzerindeki tonozda yer alan sarkıtlar gözyaşı damlaları görünümündedir. Mihrabın sol tarafından şifahanedeki türbelere açılan pencere cami ile türbeler arasında bağlantıyı sağlamaktadır.
Caminin kuzeybatı köşesindeki silindirik gövdeli ve tek şerefeli kesme taş minare yer alır. Kitabede minarenin, 1565 yılında Osmanlı padişahı Kanunî Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığı yazmaktadır. Bu tarihte caminin, iç mekânının onarıldığı da bilinmektedir.


Divriği Ulucamii Kuzey Kapısı Genel



Divriği Ulucamii Kuzey Kapısı Genel



Divriği Ulucamii İç Mekan Tavan Görünümü

ULU CAMİ BATI KAPISI


Bu kapının, Çarşı Kapı, Çıkış Kapısı, Gölgeli Kapı gibi isimlerinin yanısıra, son zamanlarda yaygın olarak kullanılan ismi "Tekstil Kapı”dır. İnce taş işlemeciliğinin zirveye ulaştığı kapı, bir kilimi ya da seccadeyi anımsattığı ve yüksek oranda dantel örneklerini sergilediği için bu ismi almıştır. Kapıda en dikkat çeken unsur dışa çıkıntılı biçimdeki kilit taşıdır. Yüzeyi, demircileri simgeleyen güğüm başı motiflidir. Baş mimar bu eserin tamamında taşların birbirine geçme ve tutma şekli olan kilit taşı yöntemini kullanmıştır. Orta kısımda lale ve lale yaprakları bulunmaktadır. Bu eserde lale motifleri çok sayıda farklı şekillerde kullanılmıştır. Lale, tasavvufta Allah’ı temsil eder, çünkü lale tek bir soğandan tek bir bitki olarak yetişir ve tekliği ifade eder. Aynı zamanda, Allah lafzı ile lale kelimesi, ebced hesabında aynı rakamsal değere yani 66’ya tekabül etmektedir. Kapının üzerindeki üç satırlık kitabede yer alan ifade şöyledir: "Şehinşah oğlu Süleyman Şah oğlu Ahmet Şah, Allah'ın affına muhtaç aciz kul, adaletli melik, bu caminin yapılışını 626 (M.1228) yılında emretti, Allah mülkünü daim etsin".

Kapının iç kısmında sağ ve solda yer alan sütunlar, denge sütunlarıdır. Sağ denge sütununun üzerinde Allah lafzı orijinal Arapça metni ile yatay olarak yazılmışken, sol taraftaki sütunda Allah lafzı açılı tarzda yazılmıştır. Bu sütunlar 1939 Erzincan depremine kadar üzerindeki ok işaretleri yönünde dönmekteydi. Batı kapıda Mayıs ile Eylül ayları arasında, ikindi namazından 45 dakika önce, insan silueti şeklinde bir gölge oluşmaktadır. Bu siluet, önce Kur’an okuyan, namaz saati yaklaştığında ise ellerini bağlayarak kıyamda duran bir insan gölgesi şeklini almaktadır. Bu kapı ile birlikte diğer kapılarda da yer alan bu siluetlerin bir tesadüf eseri olmadığı, çok kapsamlı bir fizik bilgisi ve çok ince hesaplarla yapılabileceği ve bugün bile hala bu ışık ve gölge oyunlarının sırrının tam olarak çözülemediği uzmanlar tarafından belirtilmektedir.

Kapının dışında sağ tarafta çift başlı kartal, sol tarafta ise hem çift başlı kartal hem de başı öne doğru eğik şahin motifi bulunmaktadır. Çift başlı kartal Anadolu Selçuklularını simgeleyen bir amblemdir. Gücü, asaleti ve özgürlüğü temsil etmektedir. Başı öne doğru eğik şahin ise Mengücek Beyliği’nin sembolüdür. Mengücek Beyliği’nin Anadolu Selçuklu devletine bağlılığını ve saygısını göstermek üzere, şahin figürü, başı öne eğik olarak taşa nakşedilmiştir. Aynı zamanda şahinin bir pençesi havadadır. Bu, beyliğin, yanlışlık ve haksızlıklara karşı gücünü ortaya koyabileceğinin bir göstergesidir.


Divriği Ulu Camii Batı kapısı Doğan Figürü
Divriği Ulucamii Batı kapısı Taş İşlemeciliği
Divriği Ulucamii Batı kapısı Çift Başlı kartal Figürü
Divriği Ulu Camii Batı Kapısı Gölge Figürü


Divriği Ulu Camii Genel Görünüm
Divriği Ulu Camii Batı kapısı Denge Sütunu
























CENNET KAPISI

Bu eserde her kapı ayrı bir güzelliğe sahip olmakla birlikte en görkemli ve ihtişamlı kapı bu kapıdır. Kapı, kaleye baktığı için Kale Kapı, kuzeye baktığı için Kuzey Kapı, cemaatin giriş kapısı olarak kullanıldığı için Cümle Kapısı gibi isimlerle anılmakla birlikte en yaygın bilinen ve kullanılan ismi Cennet Kapıdır. Bu kapıya cennet kapı adının verilmesi, üzerindeki tüm motiflerin cenneti tasvir etmesi sebebiyledir. Kuran-ı Kerim’de geçen cenneti anlatan ayetlerdeki eşsiz cennet nimetlerinin tasvirleri burada taşa nakşedilmiştir. Anlatılmak istenen cennet olunca, onu anlatan motifler de bir o kadar harika ve benzersiz olmuştur. Kapının tamamı bir cennet bahçesine benzetilerek cennet ve cennetin katmanları anlatılmıştır. Sağ taraftaki yıldız bordüründe "Adaletli sultanın mutluluğu, egemenliği ve saadeti ebedi olsun" ifadesi, simetrisinde ise Ayetü’l-Kürsi'nin, "Allah'tan başka ilah yoktur, sadece O vardır" anlamındaki kısmın metni yazılıdır. Zirve noktasındaki kitabede "Sultanu’l-muazzama, halifenin yardımcısı Alâeddin Keykubat zamanında" yazmaktadır.  Bu camiyi yaptıran Beylik, Selçuklu Devleti’ne bağlı olduğundan, devletin başındaki sultanın ismine özellikle cennet kapıda yer vererek Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat'ı yüceltmiştir.
Kapı üzerinde, hayat ağacı motifleri ve sonsuzluğu ifade eden rozetler bulunmaktadır. Hayat ağacı motifi ebediyeti, ölümden sonraki ahiret hayatını ve cenneti sembolize etmektedir. Ayrıca, altında ateş yanan kazanları gösteren motiflerle, az da olsa cehennem hatırlatılmıştır. Esasında, altında ateş yanan kazanlar Anadolu Selçukluları’nda bolluk ve bereketin simgesi iken bu kapıda cehennemi tasvir etmek için de kullanılmıştır. Kazan üzerinde devam eden sütunlara hiçbir motif işlenmeyerek cehennemin boş, cennetin ise güzelliklerle dolu olduğuna vurgu yapılmıştır.
Kapının kitabesi bu yapının en nadide kısımlarından biridir. Kitabe beş ana parçadan oluşmuş, bitkisel bezemeler içerisine yazılarak harikulade bir çerçeve içine alınmıştır. Kitabede "Süleyman Şah oğlu Ahmet Şah, Allah'ın affına muhtaç, aciz kul 626 Hicri aylarının birinde bu caminin yapılmasını emretti" ifadesi yer almaktadır. Bununla beraber kitabenin başlangıç parçasında “gül” son parçasında ise “bülbül” motifi işlenerek bu eserin yapılış gayesi dile getirilmiştir: Gül peygamberimizi; bülbül ise onun Allah’a olan aşkını simgelemektedir.


Divriği Ulu Camii Cennet Kapısı Taş İşlemesi
Divriği Ulu Camii Cennet Kapısı Taş İşlemesi



















Divrigi Ulucamii Cennet Kapısı Sütün Taş İşlemesi
Divrigi Ulucamii Cennet Kapısı  Taş İşlemesi

























Divrigi Ulucamii Cennet Kapısı  Taş İşlemesi

Divrigi Ulucamii Cennet Kapısı  Taş İşlemesi







Divrigi Ulucamii Cennet Kapısı  Taş İşlemesi





Divriği Ulucamii Cennet Kapısı İç Detay



















Divriği Ulu Camii Cennet Kapısı İç Detay Taş İşlemesi










Divriği Ulu Camii Cennet kapısı üst Detay Taş işlemeciliği
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                         














Divriği Ulu Camii Cennet Kapısı Genel Görünüm

Divriği Ulu Camii Cennet Kapısı Genel Görünüm

Divriği Ulu Camii Cennet Kapısı Kazan Figürü
Divriği Ulu Camii Cennet kapısı üst Detay Taş işlemeciliği










ŞAH KAPISI


Caminin doğu kısmında yer alan bu kapı klasik Selçuklu üslubuyla yapılmış mütevazı bir görünüme sahiptir. Cami içinde şu an sadece iskeleti kalmış bölüme açılan, şahın ibadet için camiye girişte kullandığı kapıdır. Osmanlı’daki “hünkâr kapısı” olarak tabir edilen kapılarla aynı fonksiyonu görmektedir. Kapının insan boyundan küçük yapılmasının amacı, insanda tevazu ve kulluk bilincini ortaya çıkarmak ve Şah’ın yalnız Allah'ın huzurunda eğileceğini vurgulamak içindir. Hünkâr kapıları ve hünkâr mahfilleri, padişah ya da beyleri cemaatten soyutlamak amacıyla değil, olası suikast ve saldırılara karşı korumak maksatlı yapılmıştır. Kapıdaki kitabede, Şah’a Camiye her girişinde gerçek mülk sahibini hatırlatmak istercesine, ''Mülk, Kahhar ve tek olan Allah'a aittir" ayeti yazılıdır.



Divriği Ulu Camii Şah kapısı ve Gölge Figürü
Divriği Ulucamii Şah Kapısı Genel Görünüm




Divriği Ulu Camii Şah Kapısı Gölge Figürü
Divriği Ulu Camii Şah kapısı (Doğu)















DARÜŞŞİFASI


Bugünkü hastanelerin görevini yapan yapılar için geçmişte şifahane, bimarhane, darüşşifa gibi isimler kullanılmaktaydı. Divriği Şifahanesi Anadolu’daki darüşşifaların günümüze ulaşan en eski ve en önemlilerinden biridir. Şifahane, Osmanlı döneminde,  aynı zamanda pozitif ve dini ilimlerin verildiği bir medrese olarak da kullanılmıştır.
Orta Asya Türk yapı geleneğine bağlı olarak inşa edilen Şifahane, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen plâna sahiptir. Kesme taştan yapılan eser, kapalı avlulu, üç eyvanlı olup batı kanadı çift katlıdır. En belirgin örtü sistemi, ana eyvanın yıldız tonozudur. Yapıda beşik, sivri, aynalı, çapraz, artı ve yıldız tonozlar da kullanılmıştır. Avlusu, bezemeli sütunlara çift yönlü kemer atılımıyla artı biçimli dokuz bölüme ayrılmıştır. Orta bölümün üzeri, iki yanda beşik tonoz kollarının ortadaki köşe taşlı sekizgen kasnakla birleştiği camlı demir doğrama bir külâhla örtülüdür.
5








                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                





































Divriği Ulucamii Şifahane Kapısı
Divriği Ulucamii Şifahane Genel Görünüm






















 


















DARÜŞŞİFA TAŞ KAPI

Görkemli bir yapıya sahip olan Darüşşifa’nın giriş kapısı “Taç Kapı” olarak adlandırılmıştır. Kapının iç alınlık kısmında Selçuklu’yu simgeleyen beşgen ve sekizgen yıldız motifleri kullanılmıştır. Kapı üzerinde yer alan yıldız ve hilaller Türk Bayrağındaki hilal ve yıldızın bire bir aynısıdır. Pencereyi ortadan ikiye bölen sütun "denge sütunu"dur. Baş mimar, bu kapıdakinden başka iki adet de cami bölümündeki batı kapıya olmak üzere külliyeye toplam üç adet denge sütunu yerleştirmiştir. Denge sütunları cami ve şifahanenin dengede olup olmadığını göstermektedir. 1939 yılındaki Erzincan depreminden etkilenerek dönme özelliğini yitirmişlerdir. Taç kapıdaki denge sütununun sağ ve sol kısımlarındaki hilaller içerisine Süleyman mührü olarak nitelendirilen altıgen yıldızlar yerleştirilmiştir. Sütunun altında bulunan Selçuklu sülüs yazısıyla yazılmış üç satırlık kitabede: "Fahrettin Behram Şah'ın kızı Melike Turan, Allah'ın affına muhtaç aciz kul, adaletli melike bu şifa yurdunun yapılışını 626 H/1228 M yılında emretti." ifadesi yer almaktadır. Kapının sağında ve solunda, kabartma rozet şeklindeki bitkisel bezemelerin üzerinde insan figürleri bulunmaktadır. Bunların yüzleri zamanla aşınmıştır.


Divriği Ulucamii Kuzey Kapısı
Divriği Ulucamii Şifahanesi üst kat avlusu



















Divriği Ulucamii Şifahanesi Genel Görünüm







Divriği Ulucamii Şifahane İç Genel Görünüm
























DARÜŞŞİFA İÇ MEKAN


Genel bir hastane formunda planlanan şifahanenin iç mekânı, ruh ve sinir hastalarının tedavi edilmesinde kullanılmıştır. İçerde sağlı sollu hasta odaları, küçük eyvanlar ve ana giriş kapısının tam karşısında büyük eyvan bulunmaktadır. Baş mimar, büyük eyvanda yapmış olduğu yelpaze motifleri ve tonoz işlemeleriyle bir akustik yakalamayı başarmıştır. Kur’an-ı Kerim tilaveti, tasavvuf musikisi icrası, suyun ortada bulunan havuza akarken ve havuzdan tahliye olurken çıkarmış olduğu sesler, ruh ve sinir hastalarının tedavisinde kullanılan yöntemlerden bazılarıdır. Bu sesler, Darüşşifanın sağında ve solunda bulunan hasta odalarına, içeride yatan hastaların ihtiyacı kadar iletilerek, hastaların tedavisi sağlanmıştır. Büyük eyvanın tavanı helezonik kilit taşı sistemiyle yapılmış ve günümüzde de sırrı çözülememiş bir tonoz örneğidir. Baş mimar ismini şifahanede kimsenin kolaylıkla fark edemeyeceği bir noktaya; büyük eyvan tonozunu taşıyan doğu kemerinin başına çok basit bir şekilde nakşetmiş ve eserinin kıyameti görmesi için dua etmiştir.
2

















































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder